FRANÇOİS FÉNELON (1651-1715). Köklü ama yoksul düşmüş soylu bir ailenin çocuğu olan François de Salignacde La Mothe-Fenelon. Cahors’da öğrenim gördükten sonra Paris’te Plessis Koleji’nde din eğitimi yaptı; 1675’te rahipliğe atandı, 1678’de Nouvelles Catholiques (Yeni Katolikler)’in müdürü oldu. Beauvillier dükünün ve Bossuet’nin aracılığıyla Bourgogne dükünün eğitimiyle görevlendirildi (1689) ve geçinilmesi güç bir çocuk olan dükün yaramazlıklarını dizginlemeyi başardı. Aynı zamanda bu bölgede bulunan Protestanların Katolikliğe dönmelerini sağlaması ve Paris’te vaiz olarak oynadığı rolün sonucunda kendisini tanıtan Fenelon, XIV. Louis tarafından torunlarına öğretmen olarak seçilmiştir. Bu görevi süresince süresinde birkaç yapıt yazdı. Bunların en sevilenleri Fables (Masallar, 1734), Dialogues des Morts (Ölüler Arasında Konuşmalar, 1700-1712) ile Les Aventures de Télémaque’dır (Telemakhos’un Serüvenleri, 1699). Bir gezi ve aşk romanı olan bu kitap, akıl ve mantıkla yönetilen örnek bir krallığın tablosunu çizer ve buradan savaş, zorbalık ve lüksün kovulduğunu anlatır. Eser, XIV. Louis’nin yönetimiyle ilgili sert bir eleştiri olarak kabul edildiğinden yasaklanır. 1693 yılında Fransız Akademisine üye seçildi. Fénelon dini bir tartışma nedeniyle kralın gözünden düştü ve 1695’te Cambrai başpiskoposluğuna atanarak Paris’ten uzaklaştırıldı. Çağdaşlarını büyük ölçüde etkilemiş olan bu ince ruhlu soylunun yaşamındaki en acı olaylardan biri, gözbebeği sayılan Bourgogne dükünün ölümü oldu (1712). Fénelon bu olaydan sonra, büyük bir içtenlikle değiştirmek istediği dünyadan bütünüyle el etek çekti. Fénelon birçok eserinin yanı sıra, Traite de L’education des Filles’i (Kızların Eğitimi İçin İnceleme, 1687) isimli eseriyle genç kızların eğitimiyle aşağı yukarı hiç ilgilenilmeyen bir dönemde bu konuda eser kaleme almış ve ilerde evlerinin hanımları olacak ve kendi çocuklarını yetiştirecek bireyler olarak gördüğü genç kızların, yaşam boyunca üstlenecekleri görevlere hazırlanmaları gerektiğini söylemiştir. Ona göre, genç kızlara akıl yürütme becerisi ve gerçek duygusu kazandırılmalı, ama bu yapılırken çocuk doğası üstünde gereğinden çok baskı uygulanmamalı, tersine tatlı ve yumuşak bir tutumla yaşam bilgisi dersleri verilmelidir. Fénelon’un Télèmaque adlı eserini 1862’de Yusuf Kâmil Paşa dilimize çevirmiştir.